Türkiye’nin En Güçlü Pazarları
Ülkemiz jeopolitik konumu itibariyle Avrupa’nın doğusunda Orta Asya’nın batısında yer alan ve konumunu ticarete yansıtabilen önemli bir noktadadır. Sanayi üretimi anlamında yatırımları ve süreçleri dinamik şekilde takip eden ülkemiz özellikle Gümrük Birliği çerçevesinde Avrupa kıtasında güçlü bir konuma sahip. Bu konumun avantajı ile Avrupa’ya yüksek ihracat yapan ülkemiz aynı zamanda tüm Dünya’ya da ihracat yapmaktadır.
1980’li yıllardan sonra ithal ikamesine dayalı dış ticaret politikasını ihracata yönelik sanayileşme politikasına çeviren Türkiye dışa açılma çabalarında hızlı ve başarılı bir yol izlemiştir. Özellikle Avrupa ülkeleriyle olan ilişkilerinde hızlı bir canlanma başlamış ve bu durum Ortadoğu ve İslam Ülkeleriyle olan artışı da beraberinde getirmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından 1980’lere kadar olan süreçte tarım ürünleri ağırlıklı olan ihracatımız yerini sanayi ürünlerine bırakmış, ithalatımızdaki ürün çeşitliliği ise tüketim mallarından hammaddeye kaymıştır.
Günümüze bakıldığında 1980 sonrası atılan önemli adımların ne denli doğru olduğu resmi rakamlardan anlaşılmaktadır. 2020 yılında Covid-19 pandemisine rağmen 389 milyar dolar dış ticaret hacmine sahip olan ülkemiz özellikle AB ülkelerine 70 milyar dolar üzerinde ihracat gerçekleştirmiştir. Son beş yıllık dönem incelendiğinde Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sırasıyla Almanya, Birleşik Krallık, ABD, Irak ve İtalya olarak sıralanmaktadır. Bu sırayı Fransa, İspanya, Hollanda, Romanya gibi Avrupa ülkeleri takip etmiş ve bunun yanında Rusya ve İsrail de ilk on ülke arasına girmiştir.
Avrupa Birliği gibi zor bir pazarda büyük payı olan ülkemiz satın alma gücüyle Dünya’nın en büyük ithalatçısı konumundaki ABD’de henüz hak ettiği yeri bulamamıştır. Özellikle konum ve üretim kalitesi avantajlarını kullanarak ABD’ye yıllık ortalama 9 milyar dolar düzeyinde olan ihracatını artırmaya yönelik çalışmalarını gerçekleştirmelidir. Buna ek olarak Çin ve Rusya gibi global güç kabul edilen ülkelerdeki payını da artırmanın yollarını bulmalı ve bu bölgelere de ihracat rakamlarını artırmalıdır.
Otomotiv, demir, çelik, tekstil gibi güçlü olduğumuz alanlar ile alakalı ticaret heyetlerinin özel sektörü destekleyerek uluslararası fuarlarda boy göstermesi ve yeni güçlendiğimiz savunma sanayi, kimya gibi sektörleri de özel bir plan çerçevesinde Dünya’ya tanıtması gerekmektedir. Stratejik ortaklığımız ve vergi avantajlarından dolayı dış ticaretimizde lokomotif konumda olan Avrupa’da konumumuzu korumak ve yeni pazarları ülkemize kazandırmak ticari istikrarımız ve sürdürülebilir ticaret politikası anlamında önem arz etmektedir.
Sanayici ve ihracatçılarımızın yeni pazarlar kazanması konusunda Türkiye İhracatçılar Meclisi, Ticaret Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığımızın planlayıcı konumda olması elimizi güçlendiren bir husus olacaktır. Dünya ekonomileri arasında ilk yirmi içerisinde yer alan ülkemizin üst sıralara gelmesi ve yeni pazarlar edinmesi kritik bir faktördür. Dünya artık sadece kaliteli ürün almak ile kalmayıp bunun yanında teknolojik alt yapıları ve inovatif duruşları benimsemektedir. Üretim kalitemiz, sürdürülebilir olmamız ve jeopolitik konumumuz sadece Avrupa’da değil tüm Dünya’da güçlü olmamız yetecek düzeydedir.
Detaylı bilgi için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
Leave a Comment