Zorlu Süreçler Devam Edecek mi?
Daha önce farklı noktalarıyla bahsettiğimiz ekonomik kriz, Merkez Bankasının faiz artırımı kararı ve dövizdeki hızlı yükseliş ile birlikte yeniden gündeme geldi. Bu kararın doğruluğunu tartışmak bir yana dursun ancak etkilerinin ne olacağını konuşmamızda fayda var.
Malum olduğu üzere Türkiye’de üretim için kullanılan hammadde ve yarı mamullerin önemli bir kısmı ithal girdilerle karşılanmakta ve bu girdilerin ödemeleri de elbette döviz ile yapılmaktadır. Faiz artırımı kararının hemen ardından kurda yaşanan dalgalanma bu kapsamda fiyat politikasında istikrar sağlamamızı zorlaştırıyor. Bu durumun en önemli sonuçlarından biri fiyatlardaki artışın artık son tüketiciye yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de döviz kurlarının enflasyona doğrudan etkili olduğunu göz ardı edemiyoruz. Döviz kurları yükseldikçe girdi maliyetlerindeki artış üretici fiyat endeksini yukarı yönlü etkiliyor. Buna ek olarak yabancı hammadde veya girdi kullanmayan sektörler veya üreticiler de rakipleri ile paralel olarak fiyat artışına gidiyor. Bu da yukarıda bahsettiğimiz gibi direk olarak son tüketiciyi derinden etkiliyor.
Ancak tüm bu sorunlar sadece ülkemizde yaşanmıyor. Son günlerde global ekonomilerden de olumsuz haberler almaya devam ediyoruz. Çin’de yaşanan elektrik kesintileri, crypto paralara karşı alınan tavır, emtia fiyatlarındaki yükseliş, gıda darboğazları, tarımdaki sorunlar, İngiltere’de petrol sorunu, Almanya’da daire ve kira fiyatlarındaki artışlarda bizimle hem zamanlı olarak yaşanıyor. Yani sorunlar sadece bizim ülkemizle sınırlı değil, Dünya da bir yandan ciddi problemler ile karşı karşıya.
Peki bu zorlu süreçler hepimiz için devam edecek mi? Pandemi süreci bitti, bitecek, etkisi günden güne azalıyor derken vaka sayılarında beklenenin üstünde artış yaşanmaya devam ediyor. Aşı süreçleri ve yeni ilaçlar deneniyor olsa da şu anda pandemi hız kesmeden hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Elbette tüm sorunların ana nedeni Covid 19 değil ancak bu durum da önemli bir etkiye sahip. Global ekonomilerde beklenen hareketlilik bir türlü istenen seviyeye ulaşmadığı için doğru hamleler yapmak daha da zorlaşıyor.
Tüm bu bilgiler ve etkiler çerçevesinde aklımızı en çok oyalayan konu ise doların ne olacağı sorusu. Birçok negatif sonucun bir araya gelmesi ile beynelminel bir değişim aracı olan doların kontrol altına alınması bu süreçte ve bu etkiler ile maalesef pek mümkün gözükmüyor. Dolar sadece ülkemizde değil tüm Dünya’da en güvenilir liman konumunda. Ancak bizim kırılganlık oranımız diğer gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere nazaran daha yüksek olduğu için bu sorun bizde daha karmaşık bir hal alıyor.
Sonuç olarak, öncelikle soğukkanlı olmakta fayda olduğunu belirtmek isterim. Her dönem kendine münhasır sorunlar ve alternatif çözümleri beraberinde getirmiştir. Bizim ülke olarak yapmamız gereken tüm ekonomik göstergelere rağmen katma değeri yüksek ürünlerin imalatına ve ihracatına her zamankinden daha çok önem vermemizdir. Bunu gerçekleştirdikten sonra zor olduğunu bilerek uzun vadeli planlara yönelmemiz, istikrar sağlamak ve hedef koymak adına önemlidir. En azından bütün konular ve sebepleri ele alındığında bu süreçlerin en az hasarla atlatılması ülkemiz için büyük önem arz etmektedir. Doğru bir planlama ve stratejik ürünlerin üretilerek ihraç edilmesi bir nebze olsun istikrarlı bir gidişatın ilk adımı olacaktır.
Detaylı bilgi için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın.
Leave a Comment